
Uzun zamandır hayalini kurduğunuz tatil sonunda geldi ve ailecek bir haftalığına tatile çıkmaya karar verdiniz. Bavulunuzu hazırladınız ve yola koyuldunuz. Tam yolu yarılamıştınız ki; birden içinize bir kurt düştü… Ütünün fişini çekmiş miydiniz acaba? Ya da balkonun kapısı iyice kapalı mıydı? Peki ya salonun ışığını yaktınız mı? Evde uzun süre olmayacağımız zamanlarda, odalardan birinin ışığını yanık bırakmak hırsızlara karşı aldığımız yaygın bir tedbirdir. Uzun süre evde olamayacağımız zamanlarda aklımız hep evimizde kalır. Aynı şekilde bütün gün ofiste çalışarak yorulduğunuzu ve mesainin bitmesini iple çektiğinizi düşünün. Aklınız yine evinizdedir… Keşke biri sizin yerinize yemeği hazır etse, evi ısıtsa ya da biten su damacananızı yenisiyle değiştirse değil mi? Akıllı evler tam da bu ihtiyaçların bir ürünü. Güvenlik endişemiz ve konfora olan düşkünlüğümüz… Peki bunu nasıl başarıyorlar?
Teknolojinin hızla ilerlemesiyle internet artık bilgisayar başına geçip bir şeyleri ‘aratacağımız’ bir araç olmaktan çıktı. İnternet artık günlük hayatta kullandığımız pek çok cihazın içine entegre olarak bir yandan bu cihazları güncel tutarak bir yandan da diğer cihazlarla bağlantılı hale getirmeyi başardı. Bugün akıllı telefonumuzla çektiğimiz bir videoyu internet üzerinden yine akıllı televizyonumuza gönderip izleyebiliyoruz. Henüz yeni yaygınlaşan ama yakın gelecekte tüm evleri sarmalayacak yenilik ise bu ‘aklın’ evimizdeki tüm cihazlara girecek olması. İçinde yiyecek azalınca markete kendi kendine sipariş veren bir buzdolabı düşünün… Ya da mobil telefonunuzla yöneteceğiniz ve eve gelmeden yemeğinizi hazır eden bir akıllı fırın… Bunlar işin konfor tarafı, bir de vazgeçemediğimiz güvenlik ihtiyacımız var. Sahiden de o ütünün fişini çekmek için o kadar yolu geri dönmeyi düşünmüyorsunuz herhalde? Evinizin tüm elektrik şebekesini ve bu şebekeye bağlı cihazları akıllı telefonunuzdaki bir uygulamayla kolaylıkla yönetebildiğinizi düşünün. Evinizden ne kadar uzakta olursanız olun ütüyü kontrol etmek en fazla birkaç saniyenizi alır. Akıllı evlerin sunabileceği olanakları bu kadarla sınırlı değil tabi ki; çocuğunuz balkona çıktığında sizi uyaran sensörler, algılanan hareketin hırsızdan mı yoksa evinizde bıraktığınız kedinizden mi kaynaklandığını bilerek ona göre devreye giren alarmlar, hava kararınca otomatik kapanan perdeler ya da siz evde yokken çiçeklerinizi sulayan sistemler…
Akıllı evlerin gerektirdiği teknolojiye günümüzde erişmiş durumdayız. Ülkemizde de büyük şehirlerde yapılan yeni konut projelerinde çeşitli örneklerine rastlamaktayız. Bu denli güvenlik ve konfor odaklı yaşam şu an belki bir çoğumuz için lüks gelecektir. Ama yakın gelecekte maliyetlerin azalması ve yaşam kalitemizin artması ile akıllı evlere olan ihtiyacın artacağını düşünebiliriz.